mahalle baskısı

kaamos
sosyal yaşantınızı belirleyen, sosyal yaşantınıza yön veren; sizin uymak zorunda olduğunuz, en azından siz böyle düşünmeseniz de düşünenlerin bu konuda hemfikir olduğu, yazılı olmayan toplumsal sözleşmedir. kötüye kullanılmış, bireyin haklarını sınırlandırmış, cemaat tarzı yaşamla, mahalle yaşamını birbirine karıştıran insanların uyguladığı baskıdır. "toplumsal sözleşme" dedim, dilim sürtçtü.

erkekler ve kadınlar üzerinde oluşan bu "yerel" baskı, bireylerin özgür yaşamalarını, kendi istedikleri gibi davranabilmelerini, lafı neden uzatıyorum ki, bireylerin farklı olmasını engelleyemez. modern bir toplumda, farklılıklar, çok seslilikler toplumu geliştiren, daha da ileri götüren unsurlardır. öte yandan, herkesin tektip olduğu, herkesin her konuda mutabık olduğu toplumlar ise geri kalmaya mahkumdur!

mahalli baskı, ya da "elalem ne der"ci yaklaşımla eğer insanlar yaşamlarına çeki düzen veriyorsa, heyhat derim ben! köhne zihniyetlerin ağına düşmeden, ruhumu azraile teslim ederim daha iyi.

anladın sen onu.


pinhan
sanki tersi olmuyormus gibi insanin gozune sokmaya calistiklari, ama fayda vermeyecek soz kalibi. her ne kadar cuntaya tapsaniz da biz ozgurlesmeye, ozgurlestirmeye devam edecegiz.
kekec
yazılmış entrylere bakılınca yok böle birşey dedirten durumdur...

türkiyede artık insanların eskiye oranla bu kadar tekleştiği,yanlızlaştığı, toplu yerden uzaklaştığı zamanda böyle birşey olmasını beklemek felaket senaryosu yazmaktır buda çocukluktur...
mahalle kültürü bile kalmamışken yurdumdan böyle birşeyin olacağını sanmıyorum...

kaldıki etrafta dindar insanlar kaynıyormuş gibi bir durum yok mahalle baskısı yıllarca bu ülkede oldu ama şuanda böyle bir olay olacağını düşünen insanlar tarafından oldu...
nexus
"mahalle baskısı" derken herkes kendi oturduğu mahalleyi algılıyor sanırım. "türkiyede mahalle mi kaldı" sorusu yanlış bir algılamayı gösterir. söz konusu olan bir kavramdır. ramazanda oruç tutmaya zorlanmak mahalle baskısıdır. oruç tutmadığınız için dayak yemek de mahalle baskısıdır. dayağı ise hangi mahallede yediğiniz önemli değildir. yobazlık arttıkça mahalle baskısı da artacaktır. maalesef ülkemizde dini söylemler cahil cühelaya kaldığı ve o kesimin sesi gereğinden fazla gür çıktığı için zaten var olan "mahalle baskısı" gittikçe artmaktadır. ancak unutulmamalıdır ki, her etkinin bir tepkisi olacaktır. bakalım, hep beraber izleyip göreceğiz...
cokoprens
o halde mahalle baskısı, mazallah insanı "birey özgürleşmeden toplum özgürleşemez" gibi bir kanıya sürükleyen kaçınılası bir şeydir.
benduruyorumsebagitti
"gazetemizin mahallenizde basılanıdır" geyiğini yapmak yerine biraz ciddiyet!
kavramı kullanan prof.serif mardin’in "...ama bu araştırılmış kavramlaştırılmış birşey değildir.sosyal bilimciler bunu araştırmalı..." dediği...

medyanın üzerine atladığı ve hala kalkmadığı...

her mahallede olan (bkz. kader bşk. bayanın "türban yasağına karşıyım ama..." açıklamaları)ve hep de olacak olan...

elbette vardır,eywallah.biryerde de olmalıdır.çişini mahallenin ortasında yapmıyorsun mesela.bu da bir mahalle baskısıdır en basitinden.


offf be
kenar mahallelerde her zaman yaşanan ama son dönemlerde pek bir popülerleşmiş olan hadisedir. her mahallenin bir dedikoducu kadını olur, o hiç camdan ayrılmaz, geleni gideni gözler. sonra da bütün mahalleye anlatır. mahalleli de ayıpladığını bir şekilde belli eder, bir daha yapmazsın ya da daha güzeli inadına yaparsın.
sitare
hangi sosyal gruba ait olunursa olunsun yaşanılan, yaşatılan ve asla bitmayecek olan baskı türüdür. insan hayatında değişim kaçınılmazdır ve insan çevresinide değişime zorlamaktadır bunu kötü yapan asla bu baskıyı zorlamaya dönüştürmektir.
freagl dreams
umursamaya gerek olmayan baskıdır. isteyen türk bayrağı assın penceresine isteyen türban alsın başına etkilenmzsiniz ama orak çekiç desenli bayrak asarsanız baskıyı hissedersiniz ensenizde. böy bir memleket oldu burası.
isyankarmuhabir
din ve inanc ozgurlukleri kavramını tam olarak anlayamamıs ve anlamak istemeyen homosaphien hareketleri olarak tanımlanabilir. ornek vermek gerekirse, bir mahallede icki icen bir insanda yasabilir oruc tutan bir insan da. bu iki mahalle sakininde birbirinden sikayetci olmaya haklari yoktur, birisi dini inanclarini yerine getiriyordur oteki sakin ise istedigi gibi yasama hakkına sahiptir, bu iki sakin birbirleri uzerinde baskı kuramazlar, gel gorki giderek ’’modernlesen’’ ulkemizde bu iki mahalle sakininden inanclari dorultusunda yasayan öbür sakin üzerinde bir baskı unsuru olusturur. ilk başlarda bu baskı sozlu veya fiili halde degildir, bakislar ve fisildasmalar halindedir fakat ilerleyen zamanlarda bugun anadolunun bazı yerlerınde hatta istanbul’un bazı semtlerinde oldugu gibi baski fiili veya sözel hale gelebiliyor. oysa ki herkes inanclarında ve yasayıslarında ozgurdur ve muslumanlık anlayıs ve kolaylık dınıdır, bir kisi musluman degil veya inancı mahalle halkı veya toplumun cogunluyla uyusmuyor diye baskı gormemlıdır hele kı muslumanlıgın bukadar yaygın oldugu bır cografya uzerınde bu baskıların yasanmaması gerekır. fakat cogu zaman oldugu gıbı gerekenler ve yasananlar bırbırını tutmamaktadır ınanmayanlar malatya katlıamı, trabzon papaz cınayetı ve madımak otelının yakılması olaylarını ıncelesınler butun bu saydıklarım mahalle baskısının urunlerıdır.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol